Dolar 34,2204
Euro 37,8650
Altın 2.919,30
BİST 9.012,87
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bayburt 20 °C
Parçalı Bulutlu

Fatih Dündar’ın kaleminden “Sözün bittiği yer”miş

06.10.2015
2.387
A+
A-

Neymiş efendim? “Sözün bittiği yer”miş…

Katılırsınız… Katılmazsınız…

Son yaşanan olaylar üzerine ülkemin güzide yazarlarının özellikle vurguladıkları, hatta duygularının zirvesinde nokta olarak kullandıkları bir cümle vardır; “Artık sözün bittiği yer” diye… Bu yazarlara, bu yazıları barındıran köşelere tabiî ki de cevabımız olacaktır.

Yüreklerimizin yangınında alev alan kalemimin kızgın mürekkebiyle yazıyorum. Evvelinde şehitlerimize rahmet, ailelerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum. Başımız sağ olsun!

Cennet vatanımızı parçalamak isteyen hain güçler, içimize sinen kalleşler ve yüzyıllardır Anadolu üzerinde hesap tutturamayan terör devletler eksik olmamıştır… Tam bu noktada şunu niyaz ediyorum; “Allah ülkemizi düşmansız bırakmasın!” Evet, evet kalem sürçmedi, “düşmansız bırakmasın”. Düşmanı olmayan bir devlet her şeyiyle yozlaşmış, rehavete kapılmış bir devlettir. Dini değerlerini, toplumsal dinamiklerini kaybetmiş, direncini yitirmiş bir devlettir. Tıpkı insan gibi… Hiçbir derdi, kederi, sıkıntısı, düşmanı olmayan insan da öncelikle kendini yoklamalıdır. Her şey güllük gülistanlık ise bu eksikliğin alametidir. Muhakkak bir yerlerde birçok eksikliğinin olduğundandır. Hatta İslam-i bakışla da böyle insanlar, böyle toplumlar iman tazelemelidir. Çünkü Allah’ın hiçbir sevdiği kul yoktur ki en ağır dertle, kederle sıkıntıyla korkuyla sınav olmasın.

Şanlı tarihimizin bize öğrettiklerine baktığımızda güçlü olmanın yolu inançtan ve düşmandan geçer.

Biz duruşu olan bir Anadolu’yuz, başlı başına bir duruşumuz bir bakışımız var bizim. İnancımız ve insani vasfımız zulmü reddetmiştir ama yeri geldiğinde de vatan için, vatanın ve vatan üzerindeki dinin selameti için, insanların hürriyeti için cihat etmeyi farz kılmıştır.

Bir Çanakkale’yi düşünelim. Vatanımızın her karış toprağına sahip çıkan insanının zaferidir. Milli birliğimizin ve beraberliğimizin zaferidir. İşte bu noktada devlet kavramı ortaya çıkar. Çünkü bir duruş, bir inanç etrafında tek vücut, tek yumruk olabilmektir devlet olabilmek.

Bir toprağın türküsü yoksa, ağıtı yoksa o toprak topraktan öte değildir vatan sayılamaz. Oysa anaların ağıtıdır Anadolu. İşte bu yüzden vatanseverine cennet, düşmanına cehennemdir.

Vatan, bayrak din birlikteliğinin önem arz ettiği durumlarda duygusal olmamak gerekir. Zira dünya coğrafyasında bugüne dek en büyük bedeller Anadolu’m için ödenmiştir.

Daha son yüzyıl içinde bir milyon şühedamız bulunmaktadır. Geçmişin kızgın güneşi kadar sayılacak ateşlerde yanmayan bedenimiz, yüreğimiz, bugünün geçmişe göre mum ateşi kadar bile olamayan ateşine mi odun olacak?

Mücadele ruhunu bitirmenin ön adımıdır sözü bitirmek. Şimdi “sözün bittiği yer” diye köşelerini süsleyen ülkemin güzide kalemlerine sesleniyorum.

Sözü bitirmek kimsenin haddine değil! Hele hele bugünlerde… Belki sizin sözünüz bitmiş olabilir kendinizi bizimle karıştırmayın çünkü bizim asıl sözlerimiz böyle zamanlarda başlar.

Sözünü bitiren ruhunu da bitirir. Neymiş efendim? Sözün bittiği yer’miş, Hayır efendim, sözü bitirdiğin an, bittiğin andır.