14 Ağustos, Komplo mu? Tekno Darbe mi?
Bir temmuz akşamıydı, takvimler on beşi gösteriyordu. Gecenin karanlıklarına gömülen kırk yıllık kirli oyunların startı veriliyordu artık. Ülkemizde korku ağlarının örülmeye çalışıldığı o puslu akşamın çakallarına, çakalların dışarıda ki bağlantılarına kıyamete kadar unutamayacakları büyük bir ders verilecekti. Adına milli ruh ve inanç denilecekti.
Şimdi zamanı 15 Temmuz öncesine alalım. Hayat normal seyrinde devam ediyor. Karanlık güçlerin güneyden-kuzeyden, doğudan-batıdan girişimleri de… Kendimize olan inançsızlığımıza her geçen gün biraz daha inanmaya başlamıştık. Artık geçmişte ki birçok meziyetimiz sadece hatırlarda kalmış gibiydi. Ki en dağınık, en ayrışık göründüğümüz günlerdi adeta. Bir aslanın uyku hali mi diyelim? Belki de…
Ama aslan aslandır nihayetinde.
Tekrar 15 Temmuz ve sonrasına geçelim. Ufuklar kararmadan gece olduğunu sananlar, ufukları aydınlık olan bir sabahla karşılaştılar. Milli bir duruş ile demokrasiye, milli iradeye ve siyasi iradeye sahip çıkan bir Türkiye vardı karşılarında… bir de kefenini yanında taşıyan başkomutan. Ve sesini dünyanın her bir köşesinde duyması gereken dış mihraklara duyuran bir millet vardı.
Bölücü FETÖ ‘nün ve arkasında gizlenen CIA ve NATO gibi birçok gücün bilmedikleri çok şey vardı aslında. Bilmiyorlardı burası Anadolu… Burası İslam ile şereflenmiş bir milletin yurdu. Yeri geldiğinde güdümlü projelerin dar boğazında Çanakkale, yeri geldiğinde tankın topun önüne uzanan bir kale… Bilmiyorlardı kırk yıllık hesaplar burada dört saatte son bulur, bin yıllık hesaplar yine hayal olur…
Kurtuluş mücadelesinden sonra her görüşü her bakışıyla tek vücut olduğumuz bugünlere bizleri kavuşturan Allah’a sonsuz şükürler olsun. Ve bugünlerimizin selameti için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun. Ülkemizin başı sağ olsun.
Şimdi gelelim 14 Ağustos’a…
15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olması sonucu FETÖ ve FETÖ yandaşlarının 14 Ağustos’u işaret eden birçok paylaşımları olmuştur.
Bu paylaşımlardan bazıları:
Fuat Avni operasyonunda tutuklanan Mustafa Koçyiğit’e ait twitter hesabından “14.08.2016’da tekrar görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.” tweeti,
@birbakan_CIA adlı twitter kullanıcısı tarafından atılan “14 Ağustos AKP’nin kurulduğu gündür. Bu tarihte mağlup olacaklar.” tweeti,
Kapatılan Mevlana Üniversitesi’nin twitter hesabından; “14 Ağustos’ta görüşmek üzere..” diye atılan tehdit tweeti,
Aynı zamanda 14 Ağustos tarihinin Ak Parti’nin kuruluş yıldönümüne denk geliyor olması ve Fetö’nün kuluçka ve sabredin mesajları…
Bu paylaşımlara pek itibar etmesek de gözümüzden de kaçırmamak gerektiğini düşünüyorum. Aslında silahlı ve canlı bombaların aksine daha farklı haince emellerinin olduğuna da ihtimal vermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Geçtiğimiz günlerde Fransız Le Figaro gazetesi Marmara Denizi altında kurulan gözlem ekibinde rol alan Fransız bilim adamları ve onların altı aylık bulgularını yayınladığı raporda fay hattındaki basıncın yüksek seviyede olduğunu, bunun da yaklaşık 7-8 şiddetinde bir deprem oluşturacağını yayınladı.
Bu noktada 17 Ağustos 1999 İstanbul depremi ve sonrasında okuduğum depremin gerçekleri makaleleri aklıma geliyor. Bu makalelere göre İstanbul depreminin doğal bir deprem değil de yapay bir deprem olduğuna inanan biri olarak günümüzde de bu hain güçlerin böyle bir yola girişeceğini düşünebiliyorum. Ayrıca FETÖ örgütü içinde faal olan Fuat Avni olarak bilinen Aydoğan Vatandaş adlı kişinin bu yöntemi ele alan “Haarp-Kıyamet Teknolojisi” adlı bir kitabının da olduğunu düşünürsek sanırım işi biraz daha ciddiye almamız gerekiyor.
Nedir bu yöntem? kısaca bahsetmek gerekirse
Sırp asıllı Amerikalı bilim adamı mucit Nicola TESLA tarafından geliştirilen “düşük frekanslı elektromanyetik ışınımla yüksek enerji nakli” tekniğidir. HAARP-TESLA Makinesi sayesinde iyonosfer tabakasından yeryüzüne yansıtılan ışıktır.
Bu yöntemle çok uzaktan hatta uzaydan bile geniş alanlara tahribat yapılabiliyor.
Neler mi yapılabiliyor bu teknolojiyle?
Bu teknoloji; iklimleri değiştirebiliyor, kutupları eritebiliyor, ozon tabakası ile oynayabiliyor, deprem meydana getirebiliyor, okyanus dalgalarını kontrol edebiliyor, dünyanın enerji alanları ile oynayarak insan beynini kontrol altına alabiliyor, radyasyon yaymayan termonükleer patlamalar oluşturabiliyor…
Son derece tehlikeli olan bu HAARP teknolojisiyle daha neler yapılabileceğini kestirmek zor. Hele hele bu devirde.
Mert düşmanın neler yapabileceğini kestirmek mümkün iken, namert düşman için aynısı söylenemez. Bu yüzden 14 Ağustos için bazı sorular oluşuyor kafamızda…
Komplo mu? yoksa TEKNO DARBE mi? diye…